Bu hikâye, kızını kaybetmiş bir annenin vicdan azabı ve halüsinasyonlarla örülü çöküşünü anlatıyor. Suçluluk duygusuyla parçalanan kadın, gerçeği ve yanılsamayı ayırt edemez hale gelir. Acısını dindirmek için başvurduğu uyuşturucular, onu daha da karanlık bir zihinsel girdaba sürükler. Kızının hayaletini ararken, kendi içindeki korkularla yüzleşir; şiddetlenen sanrılar bedenini ve ruhunu tüketirken, geçmişin gölgeleri de üzerini sarar.






