Chan adında bir adam, gecenin karanlığında Tayland’ın ücra bir köyünde yalnız yaşamaktadır. Bir gece ormanın derinliklerinde bir fısıltı duydu. Arkamı döndüğümde zarif bir kızın siluetini gördüm. Vücudu hafifçe parlıyordu ve tüy kadar ince elbisesi kıvrımlarını ortaya çıkarıyordu. Kız, yıllar önce intihar eden ve karanlık bir lanet altında olan Hua adında bir hayaletti. Aşkları ne yaşamı ne de ölümü biliyordu. Çiçekler rüzgarla, gölgeyle ve geceyle gelir. Ama onun varlığını her hissettiğinde Chan’in kalbi yeniden atmaya başladı. Aşkları ne zamana ne de mekana bağlıydı. Aşk sonsuz bir rüyanın peşindeydi.